25 Ocak 2014 Cumartesi

Bir Zamanlar Varmış,Bu Zamanlar Yokmuş!

    Bir zamanlar varmış,bu zamanlar yokmuş diyeceğimiz ne çok şey varmış,gerek küçük yaşlarımızdan hatırladığımız,gerekse büyüklerimizden duyduğumuz.Üzülmeli mi ,sevinmeli mi bilemedim,bulamadıkça cevabı,yazayım da bir bilen çıkar elbet dedim.

  Bugünlerde çok sohbete şahit olup,çok sohbette ,aynı şeylere yakın örneklerin paylaşımı biriktiğinden olsa gerek,hikayeler ayağıma kadar gelir oldu.Kalem küsmesin diye aramı da iyi tutuyorum,gönlü kalmasın,boynu bükülmesin.

  Esnaf sohbetlerini severim.Fırsat buldukça da ziyarete gider,işten ,güçten ,spordan ,siyasetten ,hayattan bir çok konuyu gündem yaparız,iki dakikalığına uğrasam bile.Geçenlerde sohbete uğradığım bir elektronik dükkanında,1970 lerin başında İstanbul'a yerleşmiş,'Baba' diye hitap ettiğim,yaşı 60 lara yakın bir ağabeyimin söyledikleri,kafamda ampuller yaktı birden.Elektronik mağazası diye yanmadı sanırım bu ampul,belli ki bulunmam gereken yerde,evrenin yolladığı bir mesajın içindeydim:)
Sohbet yasaklardan,kıyafetlerden,teşhirden falan açılınca,'İstanbul'a ilk geldiğim yıllar,vapurla bir yakadan bir yakaya geçerken,vapurda güzel kıyafetli,kafalarında fötr şapkalı,bir ellerinde özenle seçilmiş bastonu,bir ellerinde gazetesi olan amcalara denk gelir,güler yüzlerinin verdiği samimiyetle hiç tanımadan ne güzel sohbetler yapardık' dedi sevgili ağabeyim Sonra devam etti,'Kadınlar görürdük özenle seçilmiş kıyafetlerle gezen ve kimseler kötü gözle hatta yan gözle bakmazdı' diye...
Bir çoğumuz şahit olmuşuzdur eski fotoğraflardan,annelerimizin gençlik yıllarında giydiği,gayet modern,günümüz modası diyebileceğimiz kıyafetlerine.Ve aklıma hemen şu soru geldi.Ya o zaman teşhir diye bir şey yok muydu.Yani o zamanın kadınları bu kıyafetlerle ,erkekleri teşhir etmiyor muydu diye.Yoksa buradaki altı çizilmesi gereken husu,erkek faktörü müydü. Yani kadınlara ne oldu da birden,hatta 40 yıl sonra TEŞHİR tehdidi oluşturan cinsiyet olarak gösterilmeye başladı.Yani 30-40 yıl öncesinin teknolojisinin çok önüne geçmişken,yıllara paralel doğru orantıda ilerlerken,Kadın-erkek mevzusu daha da geri gitmeye başladı.Yoksa tüm dünyada olduğu gibi,siyasetçilerin halkı Din-dil-ırk konusu üzerinden sömürdüğü,kandırdığı gerçeğinin unutulmasından kaynaklı bir baş gösterme miydi?Çok basit bir matematik gibi duruyor değil mi? 90 lı yıllarda pazar günleri Trt 3 te buz pateni gösterileri olurdu.Hayal gücümüz, bunun ne kadar estetik ve eğlenceli olduğunu düşünürdü.Ya da tv de voleybol,tenis maçları olurdu,çok keyifle izlerdik.Şimdi ne oldu da birden spor kıyafetlerinin teşhir unsuru taşıdığı gerekçesiyle yasaklanması gündeme gelebildi.Zaten bu tarz şeyleri ,yasaklayarak  çözmeye kalkarsak,kadınların el attığı bir çok sektöre,rahat kullanım için şalvar giydirmek gerekir:)Ne garip demi gelinen noktaya ağlamak lazımken,gülüyoruz.Mevzu eğitimden geçiyorsa,halkı böyle eğitmek,yetiştirmek yönlendirmek gerekirken,yasak diyerek 'Yasak olanın cezbediciliğine ve gizli saklıya' itiyor olabilir miyiz?Yoksa bunu çıkaralım,bunu yasaklayalım 'diyen zihniyetlerin 'nasıl bir sorunlu çocukluk,gençlik dönemi yaşadıklarını mı irdeleyip,mantığa dayandıralım.

    Başka bir sohbette,masadaki ağabey,karşısındaki adama,ticari ilişkide samimi,sıcak temas kurmak amaçlı 'Hangi takımlısınız?'diye sordu.Karşıdaki adam 'Bir takım tutuyorum,doğma büyüme Kadıköylü olduğum Fenerbahçeliyim ,ama pek ilgilenmiyorum,şu gelinen hallerden sonra 'dedi'.Eskiden biz Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi izlerdik statta,üstelikte yan yana' dedi.Sahi ya,ne oldu,nasıl oldu da ,bu bizden ,bu sizden ayrımı oldu.Şimdi bırakın yan yana izlemeyi,aynı statta iki takım taraftarları maç izleyemiyor.Bu durup dururken olmadı belli ki.Acaba yine mantık,birinin kendini diğerlerinden farklı bir dünyada gösterme çabasıyla mı ortaya çıktı.Bu durum rekabeti,rekabet ezeli rekabeti,ezeli rekabet deyince,biri diğerine yenilince hazmedilemez bir durum gibi kabul edildi ve renk kavgaları başladı.Yahu işin içine Haçlı seferleri gibi bir durum mu giriyor ki,farklı renkte olsalar da hepsinin formasında Türk bayrağı olması,"Ortak bir çatı"fikrini unutturuyor.


Hani spor kardeşlikti?farklı renklere gönül versekte. Biri olmasa,diğerinin varoluşunun anlamı olmazdı diyemez miymişiz?Belli ki zamanında deniyormuş.Ama bizi, tıpkı politikacı oyunlarında olduğu gibi,bir guruba ait olma dürtüsü bilinciyle ayırmışlar.Spora siyaset karıştırmakta.bu durumun bir sebebi olabilir.Olamaz mı?Sırf tuttuğumuz takımın başkanı,futbolcusu diye,ayıbını,suçunu ,günahını,omuzlarda taşıyarak mı göstereceğiz?Bu takımların hiç birinin sahibi,seçimle gelen insanlar değil ki.Yoksa düzeni hep "çalsa da,çırpsa da,benim takımımdan,benim tarafımdan,benim yandaşım,benim kanımdan"diye kabul edip,Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın şeklinde mi kabul edeceğiz?Şayet böyleyse,yapılan hiç bir haksızlığa ses çıkarmayacağız,"nasılsa o da birinin tarafındandır" diye.

   Dedim ya eski zamanlarda teknoloji şimdiki gibi değildi.Yaşım yettiği kadarıyla hatırladığım 'Commader 64 'vardı hayallerimizi süsleyen atari.Şimdi üç boyutlu Hd blueray oynatıcılı playstation 4.
Gelişime,ilerlemeye bak,o zaman aklımızın alamadığı şeyleri görüyoruz,yaşıyoruz.Ama tabi iş bilgisayara kalınca,e malum onu da bir insan kullanınca,hilesi düzenbazlığı, usulüne uygun olabiliyor.Daha önce 5 kez oy kullanmış bir vatandaş olarak,seçmen listesinde adıma baktım geçenlerde.Listede adım yok.Muhtarın yönlendirmesiyle,elimde son aya ait faturalar ve kimliğimle Nüfus Müdürlüğünün yolunu tuttum.İçeri girip,teknolojinin son nimetlerinden olan numaratörden bir numara aldım.Aldığım numara kağıdının üzerinde yazana göre,sırada bekleyen 295 kişi var:)Eee Volkan seçmen olarak oy kullanmak istiyorsan bekleyeceksin:)2 saat 35 dakika sonra,bedava ekmek kuyruğundan ,pardon nüfus müdürlüğündeki maceramdan kurtulmak için memurun yanına gittim ve seçmen listesinde adım olmadığını söyledim.Su,Elektrik ve doğal gaz faturalarını ve kimliğimi uzatıp beklemeye başladım.Çıkan manzaraya ağlamalı mı,gülmeli mi bilemedim gerçekten.Evimde Marina Ö. diye  biri yaşıyor görünüyordu:)Ama ben o hanede yaşıyor görünmüyordum.'2013 yılında taşınmış' dedi memur bey.'Vay arkadaş' dedim kendi kendime.5 yıldır yaşadığım evde ,ben yaşıyor görünmüyorum ama yabancı uyruklu bir vatandaş,1 yıl bile olmamasına rağmen yaşıyor görünüyor.Ve evin sahibi olarak benim haberim bile yok.      

    Aslında detaya bile gerek yok,memleketimin düzeni ya da içinde dönen düzenbazlığı anlatmak için.Artık seçimler geliyor diye mi yormalı,bir karışıklık olmuş diye iyi niyet mi göstermeli,yoksa evimde yaşıyor görünen bu isim bir olaya karışsa kapıda polisleri mi göreceğim diye Paranoyak mı olmalı bilemedim.Ama şu bir gerçek ki,Teknoloji hayatımıza girdi gireli,düzende sapmaların çok daha kolay olduğu aşikar!Eskiden sonuçları hemen açıklanmadı belki seçimlerin ama en azından bu kadar şüpheye düşmezdik.

 Malum 'BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ'diye başlayan masallar gerçek oldu,biraz değişime uğrayarak.

'BİR ZAMANLAR VARMIŞ,BU ZAMANLAR YOKMUŞ'...






















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder